anasayfa
On Gözlü Köprü’nün yapım tarihi kesin olarak belirlenememekle birlikte, çoğunlukla 12. yüzyılda yapıldığı kabul edilmektedir. Bu dönemde Diyarbakır, Artuklu Beyliği’nin başkenti olarak kültürel ve ticari açıdan büyük bir önem taşıyordu. Artuklu hükümdarları, bölgedeki altyapıyı güçlendirmek amacıyla köprüler ve yollar inşa ettirmiştir. On Gözlü Köprü de bu çabaların bir parçası olarak, Dicle Nehri’ni geçmek için stratejik bir konumda inşa edilmiştir. Köprünün adı, üzerinde yer alan on göz (kemer) sayısından gelir. Gözlerin her biri farklı boyutlarda olup, nehrin farklı akış hızlarına ve su seviyelerine uyum sağlamak için tasarlanmıştır. Bu da köprünün mühendislik açısından ne denli ileri bir teknolojiye sahip olduğunu gösterir. Köprü, kesme taş ve kaya malzeme kullanılarak inşa edilmiştir. On gözlü yapısı, köprüyü sağlamlaştırırken, nehrin taşkınlarından etkilenmesini de en aza indirmiştir. Her bir gözün kemerleri, suyun akışını engellemeden geçişi kolaylaştıracak şekilde tasarlanmıştır. Bu, köprünün sadece bir ulaşım aracı olarak değil, aynı zamanda mühendislik açısından da önemli bir yapıt olduğunu gösterir. Köprünün yapımında kullanılan taşlar, yerel taş ocaklarından temin edilmiş olup, yapıdaki Artuklu döneminin karakteristik motiflerine de yer verilmiştir. Köprünün üzerinde çeşitli yazıtlar ve kabartmalar bulunmaktadır. Bu yazıtlar, köprünün yapımına dair bilgiler verir ve Artuklu Beyliği’nin gücünü simgeler. On Gözlü Köprü, yalnızca bir ulaşım noktası olmanın ötesinde, Diyarbakır’ın sosyal ve kültürel hayatının şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır. Yüzyıllar boyunca, bu köprü Diyarbakır ile diğer bölgeler arasındaki ticaretin merkezlerinden biri olmuştur.Lorem ipsum dolor sit amet, consectetur adipiscing elit. Duis dapibus rutrum facilisis. Class aptent taciti sociosqu ad litora torquent per conubia nostra, per inceptos himenaeos. Etiam tristique libero eu nibh porttitor fermentum. Nullam venenatis erat id vehicula viverra. Nunc ultrices eros ut ultricies condimentum. Mauris risus lacus, blandit sit amet venenatis non, bibendum vitae dolor. Nunc lorem mauris, fringilla in aliquam at, euismod in lectus. Pellentesque habitant morbi tristique senectus et netus et malesuada fames ac turpis egestas. In non lorem sit amet elit placerat maximus. Pellentesque aliquam maximus risus, vel sed vehicula.
Diyarbakır Ulu Camii, 1092 yılında Artuklu hükümdarı Melik Mahmud tarafından inşa edilmiştir ve şehrin en önemli tarihi yapılarından biridir. Camii, Selçuklu ve Artuklu mimarisinin izlerini taşır. İçindeki güneş saati ise önemli bir astronomik ve kültürel mirastır. Bu güneş saati, caminin avlusunun taş zeminine yerleştirilmiş olup, hem zaman ölçümü hem de dönemin bilimsel bilgi birikiminin bir göstergesidir. Güneş saati, İslam dünyasında zamanın doğru bir şekilde takibinin sağlanması için önemli bir araçtır ve caminin hem dini hem de bilimsel anlamda değerini artıran bir özelliktir..
Diyarbakır Ulucami, Diyarbakır şehrinin en önemli tarihi ve mimari yapılarından biridir. Şehir merkezinde yer alan bu cami, hem tarihi hem de mimari açıdan büyük bir öneme sahiptir. Önemli Bilgiler: Konum: Diyarbakır'ın merkezine yakın bir noktada, eski surların hemen dışında yer alır. Tarihçe: Ulucami'nin inşasına 639 yılında, Emevi Halifesi I. Muaviye döneminde başlanmıştır. Yapım süreci, 7. yüzyılda tamamlanmıştır. Bu cami, Türkiye'nin en eski camilerinden biridir ve erken dönem İslam mimarisinin önemli örneklerinden biridir. Mimari: Cami, bölgedeki siyah bazalt taşları kullanılarak inşa edilmiştir, bu da yapısına koyu bir görünüm kazandırmıştır. Yapı, erken İslam dönemi mimarisinin özelliklerini taşır ve Emevi ve Abbâsî dönemi etkilerini yansıtır. Camide geniş bir ibadet alanı, bir iç avlu ve şadırvan yer alır. İç mekan sade ama zarif bir şekilde dekore edilmiştir ve Arap harfleriyle yazılmış yazılar, hat sanatı ve geometrik desenlerle süslenmiştir. Cami avlusu, sütunlarla desteklenen arcade'lerle çevrilidir. İç mekan ise büyük bir kubbe ile örtülüdür. Kültürel Önem: Ulucami, sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda Diyarbakır'ın kültürel ve dini mirasının önemli bir simgesidir. Bugün, hem yerel halk için bir ibadet merkezi olarak kullanılmakta hem de şehri ziyaret edenler için önemli bir turistik alan olmaktadır. Diyarbakır Ulucami, hem yerel halk hem de tarihi ve mimari değerleri keşfetmek isteyenler için önemli bir yapı olarak günümüze kadar varlığını sürdürmektedir.
Dört Ayaklı Minare, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yer alan ve şehrin tarihi dokusunda önemli bir yere sahip olan bir yapıdır. Minare, sadece Diyarbakır için değil, aynı zamanda bölgeye özgü mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilir. Yapının adının “Dört Ayaklı” olmasının nedeni, minarenin yapısal denge sağlamak amacıyla kullanılan dört büyük payandadır. Bu payandalar minarenin dört köşesinde yer alır ve minarenin yüksekliği boyunca uzanır, yapının sağlamlığını ve dik durmasını sağlar. Tarihçe ve Yapım Dönemi Dört Ayaklı Minare’nin yapım tarihi kesin olmamakla birlikte, genellikle 11. yy’a Diyarbakır’da hüküm süren Artuklu Beyliği dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Artuklu Beyliği, özellikle mimarlık ve sanat alanında önemli eserler bırakmış bir beyliktir. Dört Ayaklı Minare de bu dönemin bir eseri olarak, dönemin özgün mimari anlayışını yansıtır. Minarenin inşası sırasında kullanılan siyah bazalt taşları, Diyarbakır’ın çevresindeki bölgenin zengin taş ocaklarından temin edilmiştir ve bu taşlar şehrin inşaat yapısında sıkça kullanılmıştır. Mimarisi Dört Ayaklı Minare, dikey ve ince yapısıyla dikkat çeker. Minarenin gövdesi oldukça uzun ve dar olup, üzerine yerleştirilen şerefesiyle tamamlanır.